Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden Türkiye Teknoloji Seçime Doğru
Yakutiye’de Geleneksel Türk El Sanatları Karma Sergisi açıldı
Yakutiye’de Geleneksel Türk El Sanatları Karma Sergisi açıldı
Vali Çiftçi’ye Gençlik Haftası brifingi sunuldu
Vali Çiftçi’ye Gençlik Haftası brifingi sunuldu
Mehmetçik olmanın gururunu yaşadılar
Mehmetçik olmanın gururunu yaşadılar
ASHM’den ‘80’ler 90’lar Müzik Festivali’
ASHM’den ‘80’ler 90’lar Müzik Festivali’
Haşıloğlu dualarla uğurlandı
Haşıloğlu dualarla uğurlandı

Ahmet Göksan

Yolun Güvensizliği
11 Şubat 2019 Pazartesi

“ ‘Kıbrıs Kıbrıslılarındır, halklar kardeştir. Türkiye karışmasın barış derhal olur’ tuzağına düşmüş olanlar artık gözlerini dört açmalıdır”.

Rum’un teklif ettiği barış, Kıbrıs’ı Yunan yapacak esnekliğe sahiptir. Gözümüzü dört açalım! Dünya bizi yanlış anlamasın diye ikide birde yeni teklifler oluşturup durumumuzu erozyona tabi tutmayalım”. 1979 Dr. Fazıl KÜÇÜK

 

BM Güvenlik Konseyinin 04 Mart 1964 gününde aldığı talihsiz 186 sayılı kararla Ada’da yaşanan uyuşmazlığın çözümsüzlüğünün önündeki nedenlerden bir tanesi olarak karşımıza duruyor. Bu duruşa bir de karşımızdaki unsurun uyuşmalıkları da eklenince adeta tadından yenilmez oluyor. Anılan günde alınan kararla karşımızdakiler devlet olarak tanımlanırken Kıbrıs Türk’leri de toplum statüsüne indirgeniyordu. Bunlara ek olarak yaşanan çatışmaların durdurulabilmesi için Barış Gücü görevlendiriliyordu. Buna koşut olarak uyuşmazlığın çözümü için arabozucular affedersiniz arabulucular da devreye sokuluyordu.

Görev süresi 31 Temmuz 2019 gününe dek uzatılan Barış Gücü’nün bugüne değin yaptıkları uygulamalarla paralı turist görüntüsü vermenin ötesine geçemediği biliniyor. Bay Antonio Guterres hazırladığı son raporunda “Kıbrıs sorununun bütünlüklü çözüm perspektiflerinin halen canlı olduğunu” yineliyordu. Maraş konusu da bütünlüklü çözümün bir parçası olarak tanımlandığı için kullanıma açılamıyor. Benzer değerlendirmenin uyuşmazlığın çözümü konusunun da ortalık yerlere konuluyor olmasını talihsizliğin en büyüğü olarak tanımlamak gerekiyor.

Bay Guterres 15 Ekim 2018 gününde yayınladığı son iyi niyet raporunda ise, “Ada’da iki taraf arasında kalıcı bir anlaşmaya ulaşma olasılığının hala canlı olduğunu buna karşın bu konuda BM’in iyi niyet misyonunu tam olarak devreye sokmadan önce iki tarafın ortak bir yol üzerinde anlaşmaya varmaları gerektiğini” vurguluyordu. Ada’da umutların ve güvenin azalıyor olmasını çözümü taraflara değil liderlere yüklüyordu. Karşı taraf çoğunluk olarak tanımlanırken şu anda yaşanmakta olan belirsizliğin Kıbrıs Türk’lerinin geleceğine ilişkin büyüyen endişeler yarattığını belirtiyordu.

Raporun Ada çevresindeki hidrokarbon yataklarına ilişkin olarak da “Bir kez daha yinelemek isterim ki Kıbrıs’ta bulunan doğal kaynaklardan iki toplum da yararlanmalıdır. Bu Kıbrıs sorununa kalıcı bir çözüm bulunması içinde güçlü bir unsur olmalıdır.” Diyordu.

Şimdi doğru oturup doğruyu konuşmamız gerekiyor. Bugüne değin eğri oturarak doğruyu bulana pek rastlanmadığını da vurgulamak istiyor ve soruyoruz. “Bay Guterres, Ekim ayından bu yana ne değişti de yeni raporunuza aşağıdaki yargınızı ekliyorsunuz? “Müzakerelerin geleceğine ilişkin, siyasi yükümlülüğü etkilediğini ve Ada’nın yeniden birleşmesine ilişkin desteğin sabote edilmesini tehlikeye attığının görüldüğünü belirttikten sonra, “hidrokarbon konusunun bölgesel işbirlikleri için önemli fırsatlar sunduğunu ancak buna eş zamanlı olarak Kıbrıs çevresindeki sondaj çalışmaları ve faaliyetlerin gerginlik kaynağı olduğunu” vurguluyordu. Bay Guterres bu yönlü değerlendirmeleri ile kendi kişiliğinin ötesinde temsil ettiği kurumun güvenilmez olmasına da katkı vermiş oluyor.

Genel hatları ile irdelediğimiz her iki rapor konusunda Bay Guterres’in iki caminin arasında kalmış görüntüsünden kurtulamadığı veya kurtulmak istemediğini de kaydetmiş oluyor. Yaşanan haksızlığı karşı tarafın fırsata çevirerek hidrokarbon konusunda kazanım elde etmelerine çanak tutuğu görülüyor. Kıbrıs Türk’lerine ise, Hoca Nasrettin’in öykülerini anımsatan davranışları sergiliyorlar. Böyle bir haklarının olmadığını bilmeleri gerekiyor.

Uluslararası toplum temsilcilerinin açıktan taraf oldukları noktada Ulusal Konsey’i kurarak yol haritamızı belirlememiz gerekiyor mu ne…

SEVGİ ile kalınız…

Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
PALANDÖKEN
YAZARLAR
Ö. Faruk Kayaalp
Ö. Faruk Kayaalp
Erzurumspor Elese de Elense de Kutlu ve Ekibine Minnettarız
Ahmet Göksan
Ahmet Göksan
Şantajın Oyunu
Ali Kemal Koçak
Ali Kemal Koçak
Atatürk Üniversitesi’nde akıl teri patenti geçti
İzzet Fehmi Aksakal
İzzet Fehmi Aksakal
Trafikte ölüm sessizdir, istatistik bağırır
Can Umut Avcıgil
Can Umut Avcıgil
Kurşun sıkarsan, sevinç dağılır kardeşim
İslamhan Bulutlar
İslamhan Bulutlar
Herkesin putu kendine şirin...
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
ANKET
Erzurum’un Türkiye Yüzyılı Önceliği:

Göçün Önlenmesi
Milletvekili Sayısının Yeniden Yükselmesi
Raylı Sistem
Türk Dünyası Merkezi Konumunu Alması
Tarımsal Sanayi Merkezi Olması
Erzurum İmaj ve Algısının Güncelleştirilmesi
Yeni Stadyum
Erzurum’un Eski Mahallelerine Yeniden Kavuşması
Betonlaşmanın durdurulması
Hepsi


Sonuçları göster Anket arşivi
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden
KünyeKünye FacebookFacebook TwitterTwitter Günün HaberleriGünün Haberleri