Dr. Fazıl KÜÇÜK

 

            Borç batağında olmasına karşın gerçekte iflasını ilan etmemekte ısrarlı tavrını sürdüren Yunanistan’da sıkıntıların dizin boyunu aştığı günlerden geçiyoruz. Burada başlayan sıkıntıların temelinde aşırı borçlanmanın yattığı biliniyor. Yunanistan’ın dışında kalan Euro bölgesinde de durumun pek farklı olmadığı gerçeğini gören Uluslararası Para Fonu uyarılarını sürdürüyor. Fon, Euro bölgesindeki borçlanmanın toparlanmayı tehdit ettiğine dikkati çekiyor. Daha dinamik ve dayanıklı parasal birliğin oluşmasını kaçınılmaz olarak görüyor. Büyük umutlarla ulusal paralarından vazgeçerek Euro bölgesine giren ülkelerin bu sıralarda kendi ulusal paralarına dönüşü çıkış olarak gördüklerini söylemek de olasıdır.

Yunanistan’daki ekonomik açmaz, Euro bölgesinde deprem etkisi yaratmayı sürdürüyor. Açmazın bu ülke ile ekonomik olarak içli dışlı olan mendil büyüklüğündeki ülkeyi de etkilemeye başladığı duyuruluyor. Filelefteros gazetesinde yer alan haberde uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları, Rum ekonomisi ile bankalarını yakından izlemeye aldığını yazıyor. Gazete 2012 yılına kadar 3.5 milyar Euro krediye gereksinim duyulduğunu da kaydediyor. Bu kadar sıkıntıda olan mendil büyüklüğündeki ülkenin kara paranın da cenneti olduğunu duyma özürlüler bile görmekte ve bilmektedirler.

Ekonomik olarak çöküntüye hızla gitmekte olan AB’nin Kıbrıs’ta ivedilikle çözüm istediği ortalık yerlere çıkarılıyor. Buna gerekçe olarak da 2012 yılının ikinci yarısında dönem başkanı olacağını gösteriyor. AB’nin en önde gidenlerinden olan Jose Manuel Barosso, “belirli müzakere başlıklarında hemen ilerleme ve uzlaşı noktaları sağlanması gerektiğini” söylüyor. Böyle bir ortamda taraflar 07 Temmuz’da Cenevre’de görüşmeye hazırlanıyorlar. Yapılacak olan görüşmelerden çözüme yönelik olarak olumlu bir sonucun çıkmayacağını yinelemek istiyoruz.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti adına görüşmelere katılanlar, “İç güvenlik ve uluslararası anlaşmalar konusuna yakınlaşmasına olanak sağlanacak önerilerini müzakere masasına getirdiği” biliniyor. Buna karşın karşı taraf hiçbir öneriyi sunmayacağını açıklıyordu. Politis gazetesinin konuya ilişkin haberinde Kıbrıs Türk tarafının üç farklı müzakere alanında üç öneri sunarak Cenevre üçlü görüşmesi öncesinde hareketlilik elde etmeye çalıştığını ve bunu gösterdiğini yazıyordu.

Görüşmelere ilişkin olarak hiçbir öneri sunmayan Bay Hıristofyas’ın sürprizlerden korkuyor olmasını yeni oyun ve tuzak kurmaya çalıştığının göstergesi olarak alıyoruz. Bunun ötesinde de Türk önerilerinden tatmin olmadığı Rum basınında yer alıyor. BM Genel Sekreteri’nin başkanlığında yapılacak olan toplantılar sonrasında yapılacak olan açıklamanın ve alınacak olan kararların şimdiden bilindiğine ilişkin haberler, Rum basınında ayrıntıları ile yer alıyor. Bu durumda Cenevre’ye gitmeye de gerek olmadığını kaydetmek istiyoruz.

Kara paranın cenneti olan mendil büyüklüğündeki ülkenin en önde gidenine geçtiğimiz günlerde Avrupa Üniversitesi tarafından Fahri Doktora unvanı verildi. Rum bölgesindeki üniversitenin ödül töreninde konuşan Bay en önde giden esti gürledi. “Kıbrıs sorunun çözümü olmadan, Kıbrıs halkının var oluş tehlikesi devam edecektir. Türkiye hiçbir zaman AB üyesi olamayacaktır. AB dönem başkanlığını birleşik ve federal bir Kıbrıs Cumhuriyeti’nin devralmasını umduğunu” söylüyordu.

Mendil büyüklüğündeki ülkenin AB dönem başkanlığı eşgüdümcüsü olan Bay Andreas Moleskis’in görevinden ayrıldığı bildiriliyor. Yakınlarına çıkar sağladığına ilişkin haberlerin Rum basınında yer alması istifa gerekçesi olarak açıklandı. Rum Hükümet sözcüsünün istifa sonrasında yaptığı açıklaması ilginçtir. AB dönem başkanı olacak Kıbrıs Cumhuriyeti’nin AB’nin eşit üyesi olarak saygınlığını ve güvenilirliğini güçlendirecek başarılı bir AB’nin dönem başkanlığının olması için çalışmaya devam edeceklerini” söylüyordu.

Kara paranın cenneti olarak tanımlanmak, saygınlığın ve güvenilirliğin göstergesi oluyor mu ne…

SEVGİ ile kalınız…