Biliyorsunuz interaktif bir yayıncılığı benimsemişiz… Yazar okur münasebeti çok mükemmel. Karşılıklı besleniyoruz… Yazdıklarımıza bazen öyle güzel yorumlar alıyoruz ki, köşemizi  tek harfine dokunmadan o yazıya terk ediyoruz…
İşte onlardan birisi daha… Fuhuş üzerine önceki gün yazdıklarımıza karşılık Taha Tuğlular isimli okurumuz göndermiş… Tespitler harika… Bize düşen de okurlarımızla paylaşmak…
Buyurun:
“Muhterem Mahmut Kardeşim, toplumun değil, milletin çok önemli bir yarasına parmak başmışsınız. Sizi kutluyor ve tebrik ediyorum. Allah sizden ebediyyen razı olsun. Âmin!..
Muhterem Kardeşim, beynelmilel güçler, kadını hep bir metaa olarak algıladılar ve onu hep bir seks veya cinsellik aleti olarak gördüler. Kadını taa Tanzimat'tan beri soymaya başladılar, Cumhuriyet Dönemi'nde de bunu başardılar. Çünkü aileyi bitirecek olan kadın, toplumu ve milleti de bitirecekti öyle de oldu. Haçlı âlemi ve Hıristiyan ruhu, kadınların toplumdaki rolünü çok iyi bildikleri için,nifak problemlerini hep kadınlar üzerinden geliştirdiler.Aileyi çok hızlı bir şekilde erozyona uğrattılar. Görünen bazı iyileştirmeleri dikkate almazsak on yıllar önce başlayan sistemli çöküş, maalesef hızını artırarak devam etmektedir. Eğer oranlarsak kötüye gidenlerin oranının daha fazla olduğu görülür.
Çıplaklık, edepsizlik, hayasızlık tahammül sınırlarını çoktan aşmıştır. Artık caddelerde yürünmez hale gelinmiş, sokaklar geçilmez, hele hele kent meydanları, göz nereye çevrilirse çevrilsin bakılmaz bir durumdadır. Artık neredeyse harama bakmanın sıradan olduğu, cadde ve sokaklarda harama bakmadan yürünemediği, gerek evlerde ve gerekse her yerde haramın reklamının yapıldığı, toplumun çok acı bir gerçeğidir.
Televizyonlarda, internet sitelerinde çıplaklık,bütün çıplaklığıyla sergilenmekte, bazı yazılı medyada, şehveti kamçılayan çıplak kadın pozları sür manşetten verilmektedir. Bazı gazetelerin web sayfalarında erotizm, utanç verici bir hal almıştır. Kadın bedeni metalaştırılmakta, seks objesi yapılmakta ve şehvetle sunulmaktadır. Peki bu ayıp değil midir?
Allah’ın yarattığı bu mükemmel eserden adeta hırsızlık yapılmaktadır. Bedenlerini, kemiklerin üzerine geçirilmiş bir kılçıksız astar veya bez olarak gören podyum kasapları, çıplaklık konusunda genç kızları özendirmekte, edepli, haysiyetli, bedenlerini örten kıyafetler yerine giydikleri ip ince, mini etekli dekolteli kıyafetler ile adeta çıplaklığın reklamını yapmaktadırlar.
Gece kulüplerinde yapılan striptizler artık alenen ve utanmazca 18, 19, 20 yaşlarındaki genç kızlara,TV ekranlarında yaptırılmakta, striptiz bittikten sonra da teşekkür edip ” nefis seksi dansı ile seyircilere renkli dakikalar yaşatan ve adeta büyüleyen genç sanatçımıza … ” diye utanmaz takdimler yapılmaktadır. Ahlaksızlığın sanatı olur mu hiç? Bu ölçü nereden alınıyor ? Bunlar neden sorgulanmıyor?
Programlarda, kliplerde, evli kadınlar, genç kızlar, çok kısa, mininin de ötesinde giydikleri etekleri ve çok açık elbiseleri ile vücutlarını ve çıplaklığı en açık bir şekilde teşhir etmekteler ve artık edep, haya neredeyse rafa kaldırılmış bulunmaktadır. Artık, ar, haya, edep ve hicap duygusundan eser kalmamıştır.
Bu hayasızca akımın neticesinde, kadınların neredeyse belli olmayan hiçbir uzvu kalmamış, ar,edep, haya, utanma duyguları kaybolmuş, çıplaklık aileleri adeta esir almıştır.“ Kötülüğe sebep olan da onu işlemiş gibi günah kazanır” Hadis-i Şerifi’ne göre, her gün süslenip, püslenip azalarını teşhir edenlerin, kazandıkları günahları acaba grostonluk gemiler taşıyabilir mi?
Kadın ve kızları alçaltan, açık-seçik halde, cadde ve sokaklara salan, onları ayağa düşürüp sonra vesikalı halde zina yaptırıp fahişeliğe zorlayan, deyim yerindeyse haya, iffet ve namusun şişesini taşa çalan, bir toplumun iflah olacağı, hiç mümkün değildir. Sokaklarda, caddelerde, parklarda baş örtülü ve açık gençlerin, utanmadan arlanmadan öpüşmelerine, gayri ahlaki davranışlarına, geçen günlerde bir büyük ilin insaflı, vicdanlı Emniyet Müdürü feryat ediyordu, isyan etmişti de bazı ulusal kripto yazarlar, “bu nasıl çağdan yoksun, muasır medeniyetten uzak bir insanmış.
Bırakın gençler şehvet ve cinsellik duygularını tatmin etsinler.” gibi, utanmadan, arlanmadan yapılan ahlaksızlığı, gayet normal gören yazılar yazarak bu yapılan ahlaksızlıklara adeta ışık tutarak bu gençleri teşvik etmekteler, daha sonra da iffetleri ve hayaları gidince de fahişe durumuna düşmekteler, pahalı içkililer, pahalı yemekler ve müzik eşliğinde, lüks konaklama yerlerinde gecelikleri neredeyse bir servete pazarlanmaktadırlar.
Bu ülke adeta, bir açık hava seks ve fuhuş pazarı ve bir fuhuş sektörü haline gelmiş durumdadır.Bir fuhuş patlaması yaşanmaktadır.Hemen hemen her şehirde ve şehrimizde, akşam olduktan sonra belli bir semtte fahişe kadınlarla alenen pazarlık yapılarak araçlarla götürülmekte ve sonra yine aynı yere bırakılmaktadır.
Bunu herkes bildiği halde, hiçbir yetkili organ, demokrasi adı altında buna müdahale etmemektedir. Hatta geçende bir haberde,Güneydoğu’da, bir Büyükşehir’in 20 km uzağında, fahişelerin otobanı mesken tuttuklarını,30 ve 100 TL karşılığında araçların içerisinde fuhuş yaptıklarını yazıyordu. 5 Şubat 2006 tarihinde bir ulusal gazetede “bir polisin genelev anıları” röportajı yayımlanmış, gündüz devlette çalışan bir memure ile okulda çalışan bir öğretmenin, gece Manukyan’ın genelevinde sermayelik yaptığı tespit edilmiş…
Bütün vücut hatlarını belli eden, daracık elbiselerle adeta giyinik çıplaklar durumuna düşerek Resul-i Ekrem’in ” cennet değil,cennetin kokusunu bile duymayacaklardır.” lanetli bedduasına muhatap olup kendilerinden gram gram dağıtanlar yok mu?…
Allah’ın çok güzel yarattığı o güzel ve mükemmel bedeni, sokaklara, caddelere, parklara, plajlara neden et olarak yuvarlamaktadırlar? Böyle güzel yaratılan bu bedenin bu güzelliğini çiğneyerek bu güzelliği neden acaba etçil insanlara kendilerini sunarak bunu da kendilerinde bir ayrıcalık olarak görmektedirler?
Halbuki Kur’ân’da, namus ve iffeti koruma, her Müslüman erkek ve kadınların en önde gelen vasıfları olarak sayılır. (Mü’minûn-5, Nûr- 30-31, Furkân- 68, Ahzâb- 35) Müslümanların iffet ve namuslarını korumaları, Kur’ân’ın bir emridir. (Nûr-32,33) Bu büyük tablo, artık şunu gösteriyor ki bu ülkede her şey, dış güçlerin ve bu güçlerin ülke içindeki taşeronları tarafından, bilinçli ve programlı olarak beyinleri,vicdan, insaf ve inançları köreltmeye endekslenmiştir.
Her türlü şehvet, azgınlık, israf, sefahat, ahlaksızlık neredeyse açık ve gizlice teşvik edilmektedir. İçki, kumar gırla gitmekte, eşcinsellik tavan yapmakta, neredeyse eşcinsel evlilik, zina gibi serbest bırakılmaya çalışılmaktadır.
Zina suç olmaktan çıkarıldıktan beri, herhalde bunları beklemek hiç de abes olmaz. Allah’ım, başımıza taş yağdırmadığın için, Sen çok merhametlisin. Ad, Semud, Sodom ve Gomore, Pompei, Titanic'in hep ahlaksızlık yüzünden batışları herhalde bizlere birer ibretlik ders olması gerekir.
Cennet- mekan Alvarlı Efe (ks) Hazretlerimizin bu konudaki hisleri, herhalde bu konuyu çok iyi anlatmaktadır:
“ Ar ile namus kalmadı gitti
Yüzler siyah oldi haya da gitti
Dünyada yaşamak kemale yetti
Hükemâ-yı zaman nanay oynarlar
Mübarek Efemizin buyurduğu gibi, bütün bu olanlara, alimler, çok bilgili kimseler, elleri bağlı, hiçbir şey yapamıyorlar. İşte bu zaman gelmiştir. Ya mübarek Efemiz bu günleri görseydi, çok merak ediyorum nasıl ve acaba neler yazardı ? Muhterem Mahmut Bey Kardeşim, aslında yazılacak çok şey var ama biz muhtasar kıldık. Eline, diline, zihnine, kalemine kuvvet ve sağlık versin yüce Rabbim. Âmin, Âmin!.. Selam ve saygılarımla.Allah'a emanet ol.Âmin!..”