“Makarios’un Anayasa’yı bozma ve Türk haklarını ortadan kaldırma çabaları üzerine 02 Ekim 1963 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin toplantısında konuşan Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakan vekili Prof. Turhan Feyzioğlu şöyle diyordu; Kıbrıs Anayasa’sı Türkiye – Yunanistan –İngiltere ve Kıbrıs Cumhuriyeti arasında akdedilmiş milletlerarası Antlaşmalarla vücut bulmuş bir Anayasa’dır”. 1980 Dr. Fazıl KÜÇÜK

Amerika’nın çıkarlarına ters gelen ülkelerin önde gidenlerinin bir şekilde görevlerinden uzaklaşmak zorunda bırakıldıkları biliniyor. Son 50 yıllık döneme göz ucu ile baktığımızda yaşanmış olanlardan yalnızca Kıbrıs örneğini vererek günümüzde yaşananları anımsatmış olacağız. Ada’da Rum saldırılarının güncel olaylar noktasına düşürüldüğünde Türkiye Garantör ülke olduğunun verdiği hakkını kullanarak askeri müdahale seçeneğini gündeme taşıdığı anda Amerika’nın Başkanı Johnson’un mektubuna muhatap olduğunu biliniyor.

Dönemin Türkiye Başbakanı İsmet İnönü’ye diplomasi kurallarını yok sayarak gönderdiği tehdit mektubuna aynı sertlikte yanıtını alıyordu. Bu gelişme üzerine NATO üyesi olan Türkiye ambargo ile karşılaşmıştı. Buna karşın Rumlar Yunan askerlerinin de desteğini alarak Erenköy’e saldırıya geçtiler. Sayıca üstün olmalarının durdurulabilmesi için Başbakan İsmet İnönü adı geçen bölgeye Sınırlı Polis Harekâtını başlatarak müdahale ediyordu. Doğal olarak yapılan bu müdahale Amerika’nın işine gelmiyordu. Ankara’ya kadar gönderdikleri General Porter isimli görevli kararı veren Hükümeti düşüreceklerini pervasızca ilan ediyordu.

1965 Mali yılı bütçesi görüşülürken ortam o kadar çok gerildi ki hükümetin düşürülebilmesi için 226 karşı oyun verilmesi gerekirken Başbakan İsmet İnönü oylama sonunda bir tek kırmızı yani ret oyu fazla çıkarsa istifa edeceğini açıklıyordu. Her ne kadar gerekli 226 sayısına ulaşılamamış olmasına karşın 2 adet kırmızı ret oyunun fazla çıkması üzerine Başbakan İsmet İnönü istifasını 13 Şubat 1965 tarihinde Cumhurbaşkanına sunuyordu. (Bu konuyu Bir Demet Yaşam kitaplarımda ayrıntıları ile anlatıyorum).

Tarihteki onurlu yerini almış olan bu olayı neden anlatmak gereğini duyduğuma gelince günümüzde Ukrayna Rusya savaşının BM’de görüşülmesi

sırasında Pakistan ile Hindistan’ın oylamada çekimser kaldıkları biliniyor. Amerika bu davranışı hazmedemediği için Pakistan Başbakanı İmran Han’ın görevinden uzaklaştırılması için düğmeye bastı. Diğer nedenlerini belirtmeye şimdilik gerek görmüyoruz. İmran Han Rusya ile ilişkilerinin bozulmasını isteyen batılı ülkelerin önde gidenlerine mektup yazmıştı. Buna karşın ülkesinin parlamentosunda yapılan oylama sonrasında görevinden ayrılmak durumunda kalmıştır. Bu mektup 1964 yılında Amerika Başkanı Johnson’a İsmet İnönü’nün yazdığı cevabi mektubunu çağrıştırıyor. İnönü, “Yeni bir dünya kurulur Türkiye’de bu yenidünya düzeni içerisinde yerini alır” diyerek diplomasi dersi veriyordu.

İmran Han, mektubunda ise “Bu zamana kadar kimseye boyun eğmedim. Ulusumun da eğilmesine izin vermeyeceğim” yanıtını veriyordu. Bu arada Gandi’nin yıllar öncesinde benzer konularla karşılaştığında söylediklerini de anımsatmak gerekiyor. “onurunuzu siz vermedikçe kimse elinizden alamaz”.

Bulunulan makamdan baskı ile uzaklaştırılmanın bedelinin onursuzluk olmadığının bilinmesi gerekiyor mu ne…

SEVGİ ile kalınız…