Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, “Türkiye hidroelektrikte 31 bin 447 MW kurulu güç ile dünyada ilk on ülke arasında olup, 2020’de Çin’den sonra en yüksek hidroelektrik kapasitesini devreye alan ülke olduk.”” dedi.
2022 Merkezi Yönetim Bütçe ve 2020 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmeleri devam ediyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile bağlı kurulmuşların bütçeleri görüşüldü. Bakan Dönmez, elektrik arz güvenliğine ilişkin bilgi vererek, “Enerji alanında gösterdiğimiz yüksek performans sayesinde eylül ayı sonu itibarıyla ulaştığımız 98 bin 789 megavatlık (MW) elektrik enerjisi kurulu gücümüz ile 100 bin MW’a doğru geri sayıma başlamış bulunmaktayız. Ülkemizin son yirmi yıllık tüketim verilerine göre elektrik tüketiminde yıllık ortalama yüzde 5 oranında artış gerçekleşmiştir. 2000’li yıllarda 130 milyar kilovat saat (kWh) seviyelerinde olan elektrik tüketimimiz yaklaşık 2,5 katına çıkarak 2020 yılında 306,1 milyar kWh’e ulaşmıştır. 2021 yılı tüketimimizin de geçen yıla göre yaklaşık yüzde 8 artış göstermesini öngörüyoruz. Bu tüketim artışı hayata geçirilen yatırımlar ve zamanında alınan tedbirlerle sorunsuz şekilde karşılanmış olup, bu alanda arz güvenliğimiz tahkim edilmiştir. 2021 yılı ilk dokuz ayında üretilen elektrik enerjisinin kaynak bazında dağılımına bakarsak; üretilen elektriğin yaklaşık, yüzde 37’si yenilenebilir enerji kaynaklarından, yüzde 31’i kömürden, yüzde 32’si doğal gazdan, geri kalanı ise diğer kaynaklardan sağlanmış olup, yerli ve yenilenebilir kaynakların payı yüzde 52 olarak gerçekleşmiştir. Bu yıl su gelirlerindeki ciddi düşüşe rağmen yerli ve yenilenebilir kaynakların payının yüzde 50’nin üzerinde olması anlamlıdır” ifadelerini kullandı.
Dönmez şöyle konuştu:
“Enerji yatırımlarına bakacak olursak; 2020 yılı ve 2021 yılı ilk dokuz ayında devreye giren elektrik üretim santrallerinin neredeyse tamamının yenilenebilir enerji kaynaklarından oluşması, 'Daha fazla yerli, daha fazla yenilenebilir' politikamızın ete kemiğe bürünmüş halidir. 2021 yılı eylül ayı sonu itibariyle 52 bin 669 MW seviyesine çıkarılan yenilenebilir enerji kurulu gücümüzün toplam kurulu güç içerisindeki payı yüzde 53’ü geçmiştir. Bu kapsamda rüzgar enerjisi kurulu gücü 10 bin MW bareminin üzerine çıkarak eylül ayı sonu itibarıyla 10 bin 167 MW’a ulaşmış, güneş enerjisi kurulu gücü ise 7 bin 534 MW seviyesine gelmiştir. Türkiye hidroelektrikte 31 bin 447 MW kurulu güç ile dünyada ilk on ülke arasında olup, 2020’de Çin’den sonra en yüksek hidroelektrik kapasitesini devreye alan ülke olduk.”
Dönmez, enerjide dışa bağımlılığı azaltma çabalarına değinerek, “Uzun vadeli doğal gaz alım kontratlarımızın süresinin önümüzdeki 4-5 yıllık dönem içerisinde dolacağı dikkate alındığında, Ülkemizin doğal gaz ithalat planlamalarının yeniden değerlendirilmesi ve olası müzakereler bu keşfimiz gözetilerek yapılacaktır. Ayrıca, Karadeniz’deki doğal gaz keşfimizin yanı sıra 2021 yılında kara alanlarında gerçekleştirilen 26 yeni keşifle yaklaşık 60 milyon varil petrol eşdeğeri rezerv ülkemize kazandırılmıştır. Enerjide dışa bağımlılık bir milli güvenlik meselesidir. Bu nedenle bilinmelidir ki gerek maden gerek hidrokarbon aramacılığı kapsamında karşımıza çıkan tüm zorluklara rağmen sahip olduğumuz yeraltı zenginliklerini halkımızın istifadesine sunmak için çalışmalarımıza kararlılıkla devam ediyoruz” şeklinde konuştu.
Yenilenebilir Enerji kaynakları konusunda bin megavat elektrik (MWe) kapasiteye sahip YEKA GES-1’de toplam 401 MWe’lik kısım devreye alındığını söyleyen Dönmez, “YEKA RES-1’de 6 adet RES projesi için ön lisanslar verilmiş, RES-2’de ise ön lisans başvuruları devam etmektedir. ‘Mini YEKA’ olarak da adlandırılan YEKA GES-3 projesi kapsamında yapılan yarışmalar tamamlanmış olup, teklif fiyatı ağırlıklı ortalaması kWh başına 21,52 Türk lirası kuruş olarak gerçekleşmiştir. Yeni YEKA projeleri kapsamında ise 2 bin MW RES ve 2 bin 500 MW GES olmak üzere toplam 4 bin 500 MW kapasiteye sahip YEKA yarışmaları gerçekleştirilecektir. Diğer taraftan, YEKDEM güncellenen şartlarla yeniden ilan edilmiştir. Yeni YEKDEM’de uygulanacak fiyatlar, döviz kuruna bağlı olarak yaşanan dalgalanmaların piyasa öngörülebilirliğinde sorun oluşturması nedeniyle Türk lirası bazında güncellenmiştir” diye konuştu.
Akaryakıt fiyatlarındaki artışa dikkat çeken Dönmez, “Enerji sektöründeki bir diğer önemli husus da akaryakıt fiyatlarıdır. Küresel piyasalardaki fiyat artışlarının doğrudan vatandaşlarımıza yansımasını önlemek adına, Devletimizin 2021 yılında 50-60 milyar TL aralığında bir vergi alacağından vazgeçmesi öngörülüyor. Bu sayede, 2021 yıl başından itibaren ham petrol fiyatları Türk lirası bazında yaklaşık yüzde 117 artış gösterirken, vatandaşlarımıza sunulan akaryakıt fiyatlarında ortalama yüzde 17 artış olmuştur” dedi.
Doğalgaz sıkıntısının yaşanmayacağını belirten Dönmez, “Enerji fiyatlarında ve talebinde yaşanan artışa karşın gerçekleştirdiğimiz altyapının güçlendirilmesi çalışmaları ile değişen şartlara karşı Ülke olarak güçlü bir konumdayız. Bu kapsamda uluslararası boru hatları, yer altı doğal gaz depolama, LNG ve FSRU tesislerimiz gibi sistemi ciddi oranda besleyen kaynaklara sahibiz. Ayrıca, yeraltı doğal gaz depolarımızın dörtte üçü dolu olup, kış aylarına bu depolar tam dolu olarak gireceğiz. Uzun dönemli anlaşmalar ile temin ettiğimiz doğal gazla birlikte kış aylarında artacak talebin karşılanması adına ek kaynak görüşmeleri de yürütülmekte olup, bu kapsamda Azerbaycan ile 3 yıl boyunca toplam 11 milyar metreküplük tedarik antlaşması imzalanmıştır. Arz güvenliğimiz adına gerekli aksiyonları proaktif şekilde alarak sayılarını ve kapasitelerini artırdığımız doğal gaz ve LNG giriş noktalarımız ile tek kaynağa bağımlılık oranımız düşürülmüş olup, bu kış herhangi bir arz sorunu yaşanmasını beklemiyoruz” ifadelerini kullandı.
Madencilik sektörünün ihracat kapasitesinin arttığını kaydeden Dönmez, “2002 yılında yaklaşık 700 milyon dolar olan maden ihracatımız 2020 yılında 4,27 milyar dolar, 2021 yılı eylül ayı itibarıyla ise 4,4 milyar dolar olmuştur. Maden ihracatımızın yıl sonunda 6 milyar dolar olarak gerçekleşmesini bekliyoruz. Ayrıca, 2020 yılında yüzde 1,2 olan madencilik sektörünün GSYH içindeki payı 2021 yılı ilk yarısında yüzde 1,4 olarak gerçekleşmiş olup, yıl sonunda ise yüzde 1,9’a yükselmesini öngörüyoruz. Ülkemiz yer altı potansiyelini ortaya çıkararak maden kaynaklarımızı ekonomimize kazandırmak amacıyla yapmış olduğumuz yoğun çalışmalar sonucunda; MTA’nın kurulduğu 1935 yılından 2002 yılı sonuna kadar 67 yılda yapılan toplam sondaj miktarı 3,7 milyon metre iken 2003 yılından günümüze 19 yılda toplam 7,9 milyon metre sondaj yapılmıştır. Yapılan toplam 11,6 milyon metre sondajın yaklaşık yüzde 41’i (4,8 milyon metresi) ise son beş yılda yapılmıştır. Ayrıca, yıllık 60 bin adet olan analiz/test kapasitemiz 600 bin adetin üzerine çıkartılmıştır” diye konuştu.
Dönmez, şunları kaydetti:
“Maden ocaklarının denetimi, çalışanların eğitimi, kullanılan makine ve ekipmanların standart hale getirilmesi ile ilgili faaliyetlere yönelik çalışmalar da sürdürülmekte olup, çağın getirdiği teknolojik imkanlardan en üst seviyede faydalanılarak maden sahalarında drone ile denetim dönemini başlattık. Bu kapsamda, 105 maden sahasının denetimi insansız hava araçları ile yapılmıştır.”